[Verse 1]
Hayatım her yılı başka bir devir misali
Yoksulluk içinde bocalayan bir ailenınkinden derin uktelerim
Yaptığıma pişman olduklarımı yapmayı ben istedim
Anımsamıyorum ilk ne zaman kirlenmişti elleriim
Hayat böyle davrandıkça sert, bir iki ağlıyor, yoruluyor, bitkın düşüyorsun
Sonra düşünüyorsun, sert bir komutan gibi hamlelerını hesaplıyorsun
Üzerindeki tozlerı silkip tekrardan başlıyorsun
Ben ne bileyim madem öyle katı olayım yeri gelince
Sömürür bir öyle bir böyle insan, iş menfaata gelince
Nedensiz değil bu yalnızlığım
Kendimi bağışlamam kolay kendimi üzdüğümde
Zaafım var kendime, kötü sürprizlerine zamanın kalbim alışık (ha)
Endişelerimi sorarsan hepsi zehirli sarmaşık
[Nakarat]
Madem öyle artık ben de, duygusuzum
Sarılıyo' fırtına bendeki acıya (acıya, acıya), huzursuzum
"Alışıyorum yine", derken, "buraya.", uyumsuzum
Yıkılıyor köprü ve düşüyorum araya, korkusuzum
[Verse 2]
Çıktıgım yol için yok bir an kaybedilecek zaman
Ve bilir ki Kajmeran: Dünya acımasız koca bir mekân
Yediğim vurgun, gittim sürgün, çıkardıgım yangı,n bu yandığım yangın, ben baygın
Su gibi berrak olursan çalkalanırsın
Ağaç gibi büyüyorsan gövdenden baltalanırsın
Cesur yürek değilsen derhâl susturulusun
Zayıfsan herkesin sözüne içlenip burkulursun
Yanlış tanıdım elleri, ben ben gibi sandım herkesi
Aldım peşinen dersimi
Kendımle dostluk tek yolum
Günüm farklı, ertesi gün oldu bugünün öncesi
Ve dünmüş bugünün elçisi, benmışım kurban keçi
Küstürüyor beni olanları izlemek
Güveni kırılmış bir insan gibi kafamı çevırmek
Bana düşen olmak için diyorlar: "Kırkına eriş
Kırkından sonra da başlıyor gergin bekleyiş!"
[Nakarat]
Madem öyle artık ben de, duygusuzum
Sarılıyo’ fırtına bendeki acıya (acıya, acıya), huzursuzum
"Alışıyorum yine", derken, "buraya.", uyumsuzum
Yıkılıyor köprü ve düşüyorum araya, korkusuzum