Kayra
Haziranda Vurulmak
["Haziranda Vurulmak" için şarkı sözleri]

[Verse 1]
Elimde gitmek kaldı bi' tek; elbet giderim, elbet, elbet
Şimdi bileklerimde tarihi bir hezimet denizler belircek
Fırlattık duvara bıçaklar, girdiğimiz türlü kumarlar
Zarlar, barbutun tarihini yazdığımız altın anlar
Beş litre şarapla şehri deldik şuuru kaybedip kuytularda
Ben her gün aradım olmayan birini sanki bul'cakmışım gibi
Rüzgâr, sabaha karşı beş; gökyüzünde gördüğüm en büyük ay
Kalakaldım or'da, kanlı bi' kaldırımda kendimden uzakta
Haziranda vurulmak, yeryüzünde hapsolmak
Kutsal bi' tutsak gibi susmak, sonsuz suskunluk kuşanmak
Her gün demir attım gözü arkada kalmış babaların evhamlarına
Kapkara şarkılar çalan atlı bir tramvay geçer sokaktan
Kaydı şirazem yoksul bi' müzisyenin cenazesinden dönerken
İçimdeki kahır ölü gibi ağır, bağır kendi karanlığına, bi' haykır
Genzimdeki cehennem kadar yakar mı sanki beni ateşler?
Soluğum soğuk bi' sokak gibi soluk, göğsümde kahreden boşluk

[Nakarat]
Her gün, her gün istedim kendimden uzak ve sade bir gün
Göğsümde gökyüzünü güz güneşlerine kattım yürüdüm tüm gün
Kendi küllerimden doğdum, kendi küllerimle boğuldum
Gülüşümde bir yalnızlık, haziranda vuruldum
Her gün, her gün istedim kendimden uzak ve sade bir gün
Göğsümde gökyüzünü güz güneşlerine kattım yürüdüm tüm gün
Kendi küllerimden doğdum, kendi küllerimle boğuldum
Gülüşümde bir yalnızlık, haziranda vuruldum
[Arka Nakarat]
Gülüşümde bir yalnızlık, haziranda vuruldum
Gülüşümde bir yalnızlık, haziranda vuruldum

[Verse 2]
Çirkini tasvir ister ustalık; emin ol bak suratım başyapıt
Burnum yüzümün Orta Doğu'su, gözlerimin çukuru kan dolu
Salı günleri sancılı sanrılar, öğlen sarısıyla kucaklar
Beynimde durmadan fokurdayan kapkaranlık bataklıklar
Eli kolu bağlı bi' mahkum gibi bulanık günler reflekslerini test eder
Seni mest ederken eklemlerine kadar titreten bu kabuslar bazen
Kollarında korkunç dövmeler
Mavi çarşaflı ranzalarda bitmez gibi gözüken dehşet günler
Tüm çivileri söktüm tabuttan, dişlerimde gürültülerle gül
Benim ürkünç dürtülerim, hep işte böyle gül, düşleri çürüttü
Bakakaldım arkasından, yol kenarlarındaki mezarcılar
Dipsiz kuyuların hengamesinde darda kalanları onlar yazar
Kendinden ümidi kesmişlerin akşamları çağırıyor bazen beni
"Elimde gitmek kaldı bi' tek" deyişim de tam bu yüzdendir
Güneşin ilk ışıklarıyla gördüler, sokak köpekleri başında
Saçlarında kurumuş kan, haziranda vurulmak

[Nakarat]
Her gün, her gün istedim kendimden uzak ve sade bir gün
Göğsümde gökyüzünü güz güneşlerine kattım yürüdüm tüm gün
Kendi küllerimden doğdum, kendi küllerimle boğuldum
Gülüşümde bir yalnızlık, haziranda vuruldum
Her gün, her gün istedim kendimden uzak ve sade bir gün
Göğsümde gökyüzünü güz güneşlerine kattım yürüdüm tüm gün
Kendi küllerimden doğdum, kendi küllerimle boğuldum
Gülüşümde bir yalnızlık, haziranda vuruldum
[Arka Nakarat]
Gülüşümde bir yalnızlık, haziranda vuruldum
Gülüşümde bir yalnızlık, haziranda vuruldum