[Verse 1]
Şiddeti aileden, kavgayı sokakta öğrenen abiden
Çıkmıştı mesaiden
Gece iki buçuk, hava güzel, yürümek icap eden
Memleketini özlemeyecek çevrimiçi bir önseziyle
Tek akrabası gölgesiyle
Topuklarının yere sürtünmesiyle geçecek
Fırtına karası bulut gibi kentten
Takvim depremden takriben iki sene evvel
Yaşlanışının yıldönümünde
Sessizlikler karışıyor birbirlerine bayağı da bir yakışıyor cidden
Şimdilerde aksi ama çocukken Allah'ına kadar ekber
Başı yok sonu var, sapıyordu konudan
Zaafı vardı kaçmaya sorumluluktan
İşaret parmağın iki boğumundan, nefret eder meyvenin kurusundan
Siyasi haritanın doğusundan, argoların en koyusundan
Çıkar aheste sigara dolusundan
Dolapdere kurtuluş yokuşunda gerilim had safhada
Berberi Afrika’dan
Çarpık aşkın keratlarına
Vergisiz emeğin avantasına, ekonomik hicret kayıt dışına
Uymadığı aşikar uzaktan estetiğin esaslarına
Sokağın terbiyesiyle büyümesinin kaderle ne alâkası var acaba
[Nakarat]
Nev-i şahsa münhasır ve beklenmedik
Kafanı çevir
Zaten istirham etmedi
Mesele nedir
Nev-i şahsa münhasır ve beklenmedik
Kafanı çevir
Zaten istirham etmedi
[Verse 2]
İşine karar olmaz netice müphem yine
Güzel niyet bir zafiyet
Onun için dilini konuşmak da hürriyet
Ana babasını defnedecek, kara saçları seyrelecek
Hava parçalı bulut revaçta mı?
Turist flaşları seyredecek
Hep bir, hep bir, hep bir güne takılı kaldı kafası
Unutmadı Bornova’yı
Ya da belindeki kuru sıkı tabancayı, icraat aracını
Aşındırmıştı icra kapısını
Yer yarıldı yerin içi yuvasıdır
Anlayamadılar bu ne biçim olasılık
Rivayet odur ki
Emekli telepat yürekli vesselam nihayet ödeşti
Geçmişiyle ateş kesli
Ona komşuya karşıyı yeğletense trigonometri
Bunu zor yolundan öğrendi
Şimdi fasıl geceleri dolaşıp sokak köpekleriyle teyakkuzda
Temkini elden bırakıp geziyordu şuursuzca
Dünyanın ucuna gidip tam kenarına oturunca
Artık çok otuzunda, sıkılıyordu konuşunca insanla
[Nakarat]
Nev-i şahsa münhasır ve beklenmedik
Kafanı çevir
Zaten istirham etmedi
Mesele nedir
Nev-i şahsa münhasır ve beklenmedik
Kafanı çevir
Zaten istirham etmedi